2 haftalık tatilimizin Napoli’den sonraki rotası Vezüv yanar dağı ve Pompeii antik kenti. Sorrento ve Amalfi’ye geçmeden önce yol üstünde bu iki doğa ve kültür harikasını da gezip öyle yola devam etmek istiyoruz.
Vezüv Yanardagı Napoli’nin yaklaşık 10km güneyinde ve Napoli limanından göründüğü gibi ihtişamlı ama sanıldığı kadar masum değil. Limandan dağa baktıgınızda çoğu zaman üstünde bulutlar oluyor, bu da sanki dağdan dumanlar tütüyormuş hissi yaratıyor. Vezüv yaklaşık 1.300m yüksekliğinde, hala aktif halde bulunuyor. Vezüv’ün hüzünlü bir hikayesi var ki bu hikayeyi hemen yanıbaşındaki Pompeii antik kentini gezdiğinizde daha yakından hissediyorsunuz. Vezüv MS 79 yılında püskürmesi ile 2 gün boyunca Pompeii ve Herculaneum kentlerine doğru yayılan ve yüksekliği neredeyse 10metreyi bulan lav, balçık ve kül ile bu iki şehri de yerle bir etmiş; yüzlerce insanın ölümüne sebep olmuş.
Küllerin ve lavların kapladığı Pompeii kenti ise günümüze kadar korunmayı başarmış. Tapınaklar, pazar yerleri, meydanlar, villalar, duvar resimleri, banyolar kül ve balçığın altında 1700 yıl boyunca korunarak tüm hikayesini korumuş ve 1748 yılında yeniden gün yüzüne çıkmıştır. Kentin bir kısmı hala gömük altında zaten ve kazı çalışmaları halen devam ediyor. Pompeii Roma Imparatorluğundaki kent yaşamını tüm ayrıntıları ile gözler önüne seren muhteşem bir canlı tarih.
Gezerken hep o döneme ışınlanabilmek ve o insanların gündelik yaşantılarına şahit olmak, aralarında yürümek istedim. O kadar ilginç ayrıntılar var ki. Elektrik olmadığı için güneşin hareketlerine göre hareket ediliyor; gün doğumuyla hareket başlıyor, herkesin evinde su olmadıgı için ortak alanlardaki çeşmelerden su alınıyor, berberler gün ışığıyla beraber açılıyor ve bir sosyalleşme merkezi gibi hizmet veriyor. Kahvaltıda ekmek, peynir ve sebze yiyorlar. Sabah 8-9 gibi kentin kalbi forum kalabalıklaşmaya başlıyor. Ortasında durup o dönemde burada toplanan insanları düşünüp, hangi önemli olayı tartıştıkları, politik bakışlarını, kentin problemlerini konuştuklarını duyar gibi oluyorsunuz. Pazarlar hayat dolu, satıcılar,pazarlık yapanlar, alışveriş yapan kadınlar, erkekler. Amfi tiyatrolarda vahşi, gladyator dövüşleri izleniyor. Termal banyolarda yıkanmak ise keyif ve daha bir çoğu..
Bazı inançlara göre Pompeii’nin sapkınlık derecesine varan zevke ve sefaya düşkünlüğü sebebiyle tanrı tarafından cezalandırılmıştır. İmparator Caligula kendi kız kardeşine aşık olarak en büyük günahı işlemiştir. Halkın da ondan geri kalır yanı yoktu; kentin dört bir yanı kadın ticareti yapan genelevlerle çevrili olduğu söylenir ve genelevlerin üstünde dil bilmeyen gemiciler için penis işareti bulunmaktadır. Bunun dışında halkın çok müsrif olduğu, aşırı miktarda yemeğin yendiği ve bir o kadar da israf edildiği anlatılır.
Vezüv’ün patladığı ve kentin küller altında kaldığı günün hikayesi de çok trajik. Önce bir deprem oluyor ama ufak çapta olduğu için kimse önemesemiyor. Sonra kül yağmuru başlıyor , gök yüzü kararıyor ve göz gözü görmez oluyor. Herkes sahil tarafına doğru koşmaya başlıyor ve saatler içinde yaklaşık 15bin insan lav ve küllerden taş kesilerek can veriyor. Gezerken taş bedenlerin gösterildiği bölüm gerçekten insanın içini parçalıyor.
Bu arada tavsiyem burayı kesinlikle profesyonel bir rehber eşliğinde gezmeniz. Çok büyük bir alan ve hikayesi çok gezgin. Biz elimizde harita ve kulagımızda speaker ile rotayı doğru takip etmekte çok zorlandık.
Vezüv hala aktif bir dağ ve son 60 yıldır sessiz. Dağın aktivitesini izleyen bir çok gözlem evi buluuyor ve yerbilimciler dağın uykuya daldığını söylüyor. Ama ne zaman uyanacağı bilinmez. Tekrar bir patlama olması durumunda Pompeii kentinin tekrar zarar göreceği ve burayı hersene ziyarete gelen yaklaşık 2,5 milyon ziyaretçinin de etkileneceği tahmin ediliyor. Gelin biz dağın Napoli limanından , üstündeki bulutlarda bacası tüten ihtişamlı resmini hatırlayalım; gerisini düşünmeye gerek yok!