Bozcaada’12

image

Ucu ucuna yakalanan feribotun stresi sonrasi feribotta rahatlama ani:))

İstanbul’dan gelenler icin en rahat yol Kilitbahir’den feriboyla Çanakkale’ye gecerek Geyikli’ye gitmek. Çanakkale Geyikli arasi her ne kadar kısa gibi gözükse de km’ye aldanmamak gerek, cünkü yollar çok virajlı. Biz kendimizi daracik köy yollarinda traktörleri 100 ile sollarken bulduk ki hic tavsiye edilmez bu adrenalin:)) Ama Atilla 5 dk kala yetismeyi basarir! Şoförümüzü tekrar tebrik ediyor sadece Komşu Fırın kurabiyeleri ile bu performansı gosterdiği icin teşekkür ediyoruz!!! ( Bu arada yeri gelmişken, Komşu Fırın’ın çikolatali ve kepekli vişneli kurabiyeleri enfes)

image

Bozcaada’nin en guzel mevsimi bahar ayları diyorlardi, doğruymuş. Bu sene her ne kadar güneş kendini gösteremese de Bozcaada bizi sımsıcak bir hava ile karşılıyor. Ufacik merkezden geçtikten sonra otelimize yerleşiyoruz. Ahinos Butik Otel… Burasi mütevazi ufak bir Rum evi. Gayet temiz, denizin hemen kenarinda, kale arkasinda vevmerkeze cok yakin. Tabiki otelden beklentinize bağli, bizim beklentimiz temiz bir oda idi sadece.

Bugun 24 mayis ve İstanbul’ dan sağanak yağiş haberleri geliyor. E ama Bozcaada muhteşem bir güneşle bizi karşılıyorsa biz ne yapalim, denize girecegiz tabiki:))) Tam hayalimdeki gibi sakin, bembeyaz kumlu, cam göbeği renginde suyu olan bir koy keşfediyoruz. Hemen Corvus şarap fabrikasının biraz ilerisinde. Vee tatilin başladigi an bu andir. Nasil ozlemisim denizi; buz gibi durgun bir su. Gözümü kapatip, suyun o narin şırıltısını dinledim. Huzurun tarifi bu galiba:) ( Bu arada önemli bir not; bu koyun hemen yanina minik bir bungalov tesisi yapılıyor, buraya kesin gelinir, 1 Haziran da hizmete başlıyorlar bile)

20120526-004803.jpg

İlk akşam yemeğimizi de Asmalı Meyhane’de yiyoruz. Şef Rize Pazarli, mezelerden çok iyi anliyor. Klasik mezelerdense farkli soslarda deniz mahsülleri alternatifleri sunuyor bize. Levrekli deniz börülcesi ve farkli peynirlerden doldurulmus biber köz harika. Sicak olarak da ahtapot izgara cok lezzettli. E bir de ev yapimi kirmizi şarap Bozcaada’ nin vazgecilmezi:)
Burasi tam bir keyif cennet… Şu anda dışarda yağmur yağiyor ve telefonun ışığı rahatsiz ettiği icin sevgili eşim yatmam için sizlaniyor:))) Yarin Bozcaada’ nin simsicak güneşi ile uyanip ve enfes kahvaltisini denemek için sabirsizlaniyorum…

Vee dün gece tuttuğum dilek bu sabah gerçek oldu:))) Odamiza doğan mis gibi güneşle saat 8 de uyandik. Burada zaman duruyor gibi; saat kac, hangi gün bugün diye düsünmeden fotoğraf makinalarımızı alip attik kendimizi Bozcaada’nin dar sokaklarina. Atilla’ nin sanatsal fotoğraflarından kopya çekerken benden de bir intangram harikası çıkıverdi:)

Vee ardından enfes bir kahvaltı. Dün aksam yemeği yediğimiz Asmali Meyhane’ nin cok guzel serpme kahvaltısı var. Bu sabah da şefin incir ve gelincik reçelini deniyoruz ve birer kavanoz siparis veriyoruz yarin almak uzere:)E bir foto da burdan (bu arada daha yiyemedik ama adanın domates reçeli çok meşhur)

20120526-170716.jpg

20120526-171035.jpg

Kahvalti sonrasi adanin diger tarafinda yani Ayazma denilen tarafta yeni bir koy keşfediyoruz! Bu deniz muhtesemmm, yine bembeyaz kumu olan geniş bir sahil ve masmavi, buz gibi bir su. Beni burada bırakın demek istiyorum, mümkünse İstanbul’a dönmeyeyim bir süre:))) Denizde ve kumsalda kaç saat kaldığımızı hatırlamıyorum, tek bildiğim yüzümün güneşten cok acıdığı şu anda:(( Atilla’nin da 2 saatte nasil bu kadar cabuk karardigina da tekrar tanik oldum:)) gunes enerjilerinin aynalari gibi, direk aliyor vücuda:)))

Gün batımı icin Polente deniz fenerine gidiyoruz. Adanin en batı ucunda rüzgar tribunlerinin altinda onlarca insan kırmızı şarabını almış, fotograf makinalarıyla tetikteler. Ama güneş bize bu akşam bir oyun oynuyor ve bulutlarin arkasina giriyor. Anlatildigi gibi denize dogru batan kizil güneşi göremedik ama geriye bu muhteşem fotograf kaldi.

20120526-203706.jpg

Vee dönüş zamanı geldi. Bugun pazar ve yarin tekrar işin koşturmacası başlıyor. Saat 14:00 deki feribota yetişmeden önce adanın lezzetlerinden İstanbul’ ma götürmek için minik bir alışveriş yapıyoruz. Bagcılık ve şarapçılık buranın temel geçim kaynaklarındam biri; biz de nedir buranin en unlu saraplari onu araştırıyoruz. “Sığınabileceğin kadar bir damın, gözün alabileceği kadar bir bağın olsun” Rum atasözü buradaki bağ evlerini çok net anlatıyor:) Gercekten de küçücük taş evler ve kocaman bağları var.2009 itibariyle adada 6 şarap üreticisi bulunuyor. Bunlar kuruluş yıllarına göre: Yunatçılar 1925, Ataol 1927, Talay 1948, Corvus 2002, Gülerada 2008, Amedeus 2010. Bunlardan Corvus markalaşmış bir isim ki zaten şarap üretim tesislerinin son model teknoloji ile donatıldığı söuyleniyor. Corvus Vineyards 2002 yılında mimar Reşit Soley tarafından kurulmuş ve Corvus(karga,esk. türk) adını bu boz adanın rüzgarlı günlerinden hiç eksik olmayan simsiyah kargalardan almış. Biz de gitmeden Corvus… ve Talay… kırmızı şaraplarından alıyoruz.

Buranın domates reçeli ve o narin gelinciklerden yapılan gelincik reçeli meşhur. Pazardan domates reçeli hem de Asmalı Meyhane’deki şefimizin yaptığı gelincik reçelini bavullara koyup feribota yetişiyoruz.. Hoşçakal Bozcaada, çok keyifli üç günün ardından mutlaka gelceğiz yine:)

20120527-181438.jpg

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s