Romanya Transilvanya bölgesi spor severler için keşfedilmemiş, ekonomik bir tatil cenneti. Kışın gidenlere bir çok farklı kayak merkeziyle, yaz dönemi ise çok çeşitli doğa sporlarına uygun dağları ile yemyeşil bir coğrafya sunuyor. Yılın her döneminde bir hafta zaman ve bütçe ayırabilenler için tüm rota şiddetle tavsiye edilir. Kışın sadece 4 günlük kayak tatili için zamanım var diyenlere de Poiana Braşov’u tercih etmelerini öneririz.
Romanya’nın başkenti Bükreş uçakla 1 saat. Bükreş’ten araba kiralayarak en yakın kayak merkezi Sinai’ya ulaşmak ise yaklaşık 1,5 saat sürüyor. Karpatlar’ın incisi olarak bilinen Sinaia 2000 m yükseklikte 18km uzunluğunda 16 farklı pisti ile kayak severlere hem ekonomik hem de keyifli kayak yapma imkanı sunuyor. Sinaia’da pistlere çok yakın bir çok otel alternatifi de mevcut. Yazın gidenler için ise trekking rotalarına yakın ufak cabana ( pansiyon) tipi otellerde kalarak yeşilin tadını çıkarmak mümkün.
Sinai’ya gitmişken çok yakınında bulunan , Romanya’nın ilk kralı Carol’un yazlık rezidans olarak inşa ettirdiği Peleş Şatosu’nu da görmeden olmaz. Burası oymalı ahşap tavanları, masallardan çıkma salonları, yaldızlı duvarları , kristal aynaları ve savaş ve avlanma silahlarının sergilendiği özel odaları ile görülmeye değer bir yapı. Neo-Rönesans tarzındaki kale tarihte elektrik sistemi olan ilk kale olarak da yerini almış.
Kayak severler için bir diğer destinasyon ise Romanya’nın en güzel ve en büyük kayak merkezi Poiana Brasov. Bükreş’ten 190km uzaklıkta, Romanya’nın en büyük yedinci kenti Braşov’u çevreleyen Transilvanya Alpleri olarak da bilinen dağ sıralarından Postavaru’da yer alır. Poiana Braşov’a giderken Braşov kentini gezmeden geçmek olmaz. Braşov, dağların eteklerine yerleşmiş ve orijinal halini koruyabilmiş şirin mi şirin bir ortaçağ kenti. Avusturya Macaristan imparatorluğu döneminde, 1141-1300 yılları arasında bu topraklara Almanya’dan ciddi bir nüfus getirilmiş ve kent inşası, maden işletilmesi, Transilvanya topraklarında ekim yapmak ve mahsul elde edebilmek için görevlendirilmiş. Bu yüzden de burası butik bir Alman kasabası havasındadır.
Şehirde aynı zamanda yüksek bir Macar nüfusu da yaşamaktadır. Black Church (Sitah Kilise), Piata Sfatatului meydanı belli başlı görülecek yerler arasındadır. Meydanları , sokakları, açık hava restoran ve kafeleri, renkli binaları ile birkaç saat gezmeye değer bir kent. Burada kalmak isteyenler için en güzel oteller Casa Wagner ve Hotel Bella Muzika.
Poiana Brasov ise Braşov’dan 12km yukarıda he araba hem de minibüslerle çok rahat ulaşılan bir bölge. Burası çok bakımlı, çok güzel otellerin olduğu bir kayak merkezi. 1700 metrede 22 km lik pisti ve 10 tane lift seçeneğiyle her seviyeden kayakçılar için bir nimet. Işıl ışıl parlayan karı, her bütçeye uygun otel alternatifleri, lezzetleri ve her seviyeden kayakçıya uygun pistleri ile Poiana Braşov 3-4 günlük kısa kayak kaçamakları için çok güzel bir alternatif. Bizim denediğimiz iki otel de çok güzel , Alpin Resort ve Aurelius Imparatul Romanilor.
Kayak kiralamak gayet rahat ama zaten kayak yapmak ata sporu gibi olduğundan Türkiye’deki gibi kıyafet kiralamak çok yaygın değil; herkesin zaten ekipmanı mevcut. Pistler çok keyifli, uzunluğu 6 km’ye varan pistler mevcut. Tüm gün kayıp sonra otelde spa ve ardından güzel bir yemekle kendinizi şımartabilirsiniz.
Bahar ve yaz aylarında da buraya barbekü ve pikniğe gelen çok insan var. Yaz döneminde hem Romanya’nın lokal halkının hem de Avrupa’dan spor severleri bir çok farklı sporu yaparken görürsünüz. Trekking, dağ bisikleti ve yamaç paraşütü Braşov’un yaz dönemindeki vazgeçilmezlerinden.
Braşov’a gitmişken görülmesi gereken bir yer de Bran kalesi nam-ı diğer yazar Bram Stoker‘ın hayali karakteri olan Drakula ile ilgi “Drakula’nın Kalesi” olarak ta bilinir. Stoker’ın Drakula’yı oluştururken Kazıklı Voyvoda’dan (Eflak hükümdarı Vlad Tepeş) ilham aldığına dair bilgiler mevcuttur. Kale Osmanlılara karşı savunma amaçla inşa edilmiştir. Şu anda bir müze olarak hizmet veren kalede düşmanları kazığa oturtmakla kalmayan Vlad Tepeş’in kullandığı çeşit çeşit işkence aletlerinin sergilendiği odayı görünce tüyleriniz diken diken oluyor.
Yine bu bölgede Piatra Craiului ( Kral Kayası) milli parkı özellikle yaz dönemi için muhteşem bir trekking bölgesi. Curmatura pansiyonu ( bir nevi Baraka) geceyi geçirip, sabah gözünüzü yemyeşil bir panoramaya açabileceğiniz, huzur dolu, muhteşem çorbaları ve tatlıları ile yorgunluğu unutturan şirin mi şirin bir yer. Peynirli veya elmalı kekini sıcak sıcak çıktığında yemeden sakın gitmeyin. Çadır kurmayı tercih edenler için ise muhteşem manzaralı bir çadır alanı mevcut.
Trekking yolu çok keyifli; yemyeşil ormanın içinden geçerken yüzlerce çeşit yabani bitkiye, onlarca kuş çeşidine, otlayan memeli hayvanlara ve buz gibi suyuyla serinleyeceğiniz kaynaklarına rastlıyorsunuz. Sabah trekkinge başladığınızda , öğle yemeği için Curmatura pansiyonda duraklayabilir ve kendine güvenenler 1816m ‘lik zirveye çıkmak için yola devam edebilir. Bu yol ciddi zorlukları olan ve çok profesyonel ekipman ve disiplin ile alınması gereken bir yol. Belli bölgelerde kayalar çok dikleşiyor ve ilerlemek için kayalara sarılarak birinden diğerine atlıyorsunuz. Zirveye ulaştığınızda ise, o baş döndüren manzara muhteşem; siz de dünyanın hakimi.
Brasov’dan sonraki bir güzel doğa ve kültür harikası ise , Romanya’nın en büyülü kentlerinden Sibiu. Sibiu Braşov’a 150km uzaklıkta. Kent yüksek sur duvarları ve koruma kuleleri ile çevrili. Eski kent Arnavut kaldırımlı dar sokakları, pastel renklere boyanmış ahşap kiremit çatılı evleri, arkalarından yükselen kiliseleri, ufak atölye ve butikleri ile masalsı bir hava yaşatıyor. Avrupa’nın en büyük açık hava müzesi, sanat koleksiyonları, 13.yydan kalma kiliseler ile burası bir kültür kenti. Sibiu’nun 2007 yılında Avrupa’nın 32. Kültür Başkenti seçilmesi boşuna değil.
1483 yılında Sultan 2. Murat’ın bizzat yönettiği bir kuşatmaya direnmeyi başaran, tarihle dolu Sibiu, ilklerin şehri olmasının da gururunu taşıyor. Romanya’nın ilk hastanesi, kayıtlı ilk okul, ilk müze, ilk eczane ve ilk kağıt fabrikası burada kurulmuş. İlk Romence kitap Sibiu’da basılmış ve dünyanın ilk roket deneyleri de yine burada yapılmış. Eski kentin ara sokaklarında gezip Mare meydanında bir kafeye oturup güneşi batırabilirsiniz. Otel olarak Mica meydanında Casa Luxemburg isimli otel önerilir. Burası yaklaşık 200 yıllık bir ev; tertemiz odaları ve güler yüzlü çalışanlarıyla keyifli bir konaklama deneyimi sunuyor.
Sibiu’dan sonra Bükreş’e geri dönmek için mutlaka Transfagaraşan yolu tercih edilmeli. Bu yol Fagaraş dağlarını tırmanan, dünyanın en ünlü motosiklet yollarından biri. Yaklaşık 50 km uzunluğunda, 2000m kadar dağa tırmanıp, sonra şelaleler eşliğinde Vidraru gölüne kadar zikzaklarla iniyorsunuz. Yukarı tırmandıkça doğa değişiyor, kulaklar çınlamaya başlıyor ve manzara daha da ürkütücü bir hal alıyor. Yollar çok kolay değil, bu yüzden dinlenerek gitmek de fayda var.
Romanya hem kayak hem de dağ sporları turizminin her sene daha da geliştiği bir ülke. Bu ülkede 2,5 sene yaşamış bir çift olarak şunu söylemeliyiz ki ülke kış ya da yaz turizmini tanıtma konusunda ne yazık ki çok zayıf. Bu yüzden de bir çoğumuz ne yazık ki bir haber. Unutmayacağınız bir tatil için keyifli yolculuklar!
Yazimiz Hurriyet Seyahat’te yayinlandi! 10.01.2017
http://www.hurriyet.com.tr/seyahat/galeri-40331653