Amalfi tatilimizin 1 gecesini de Capri adasına ayırıyoruz. Napoliden başlayan, Vezüv Pompei ile devam eden ve ardından Sorrento Positano ve Amalfi sahilinde devam eden yaklaşık bu iki haftalık tatilin arasına Capri adasını da sıkıştırıyoruz.
Capri’ye Sorrento Marina Grande’den feribotlar kalkıyor ve yaklaşık 1 saat sürüyor.
Birçok sanatçı, film yıldızı, iş adamı ve jet sosyetenin tatil mekanı olarak bilinen Capri, tasarım harikası olarak nitelendirilen villalarıyla tanınıyor.Capri adası bundan da öte , uçsuc bucaksız maviliğin ortasındayer alan, kayalıkları , masmavi mağaraları, uzun tepeleri ve yemyeşil bitki örtüsü ile muhteşem doğası ile butik bir ada. Sokaklarınd gezerken yanından geçtiğiniz göz alıcı villalar, zarif butikler, şık sokaklar, restoranlar ve ziyaterçiler size kendinizi film sahnesinde hissettiriyor. Sokaklarda yürürken adanın hakkını vermek adına şık olmam lazım diyorsunuz.
Biz merkezi Piazetta’ya yaklaşık 1km uzaklıkta La Reginella isimli bir otelde kalıyoruz. Terasından harika deniz ve ada manzarası olan şirin mi şirin bir villa burası. Herşey çok güzel; özellikle sabahları terasta kahvaltı etmek; bitmesin diye de üzerine uzun bi kahve sohbeti yapmak en keyiflisi.
Adayı yakından tanımak için sokaklarını yürüyerek gezmeyi öneririz. Ada Capri ve Anacapri olarak birbirlerinden çok farklı karakterlere sahip iki ana bölgeye ayrılıyor. Capri marinaya yakın olması ve daha alçakta bulunması sebebi ile hareketin olduğu, lüks markaların ve dünyaca ünlü tasarımcıların butiklerinin bulunduğu, elegant restoranlara ve beach klüplere ev sahipliği yapan adanın lüks kısmı. Anacapri ise daha yüksekte kalan ve daha çok zanaatkarların adaya özel lokal ürünlerini satan butiklerin bulunduğu, ünlü villa ve bahçeleri ile muhteşem ada manazarı sunan, adanın batı kısmına uzanan doğal kısmı.
Capri tarafında gezilecek bellli başlı yerler merkezi La Piazetta (Piaza Umberto). Rengarenk begonvillerle çevrili bu daracık sokakları gezip zerafeti yaşamak gerek. Özellikle Umberto meydanından adanın diğer güneyi Marina Piccola yönünde Via Vittorio Emanuele yolu boyunca yürüyüp tasarım ürünlerin sunulduğu butikleri gezebilirsiniz. Via Krupp isimli zigzaglı patika Marina Piccola’ya inen çok keyifli bir yol. Biz gittiğimizde güvenlik sebebi ile kapalıydı ve 10dk süren minibüsleri kullanmıştık. İndiğiniz yerden biraz daha yürüyünce de şirin mi şirin Marina Piccola sahiline geliyorsunuz. Buradan denize girmek çok keyifli; ufacık sahili, berrak suyu ve yuzerken izlediğiniz Capri manzarası müthiş. Capri’nin güney doğusunda Punta Tragara’da ise deniz üzerinde yan yana duran kireç taşından üç kaya parçası Faraglioni Capri ile özdeşleşen muhteşem bir doğa harikası. Buraya iniş yolu da biraz yorucu ama çok keyifli. Da Luigi a Fraglioni hem yemek yiyebileceğiniz hem de denize girebileceğiniz, kayalık üzerine kurulu şık bir beach club.
Bizim gidemediğimiz ama okuduğumuz iki yerden bashetmeden geçmeyelim. Piccola’da bulunan Giardini Di Augusto (Agustus’un Bahçeleri), bir tepe üzerinde teraslı bahçelerden oluşuyor. Deniz manzaralı bahçeler, yılın her dönemi esen rüzgarla birlikte ziyaretçilerin nefis manzaranın keyfini çıkardıkları bir yer. Bir diğeri ise adanın kuzey batısındaki Grotta Azzura Mağarası, fotoğraflara bakılırsa Capri’nin en etkileyici yerlerinden biri. Mavi Mağara adını berrak mavi sularından alıyor. Marina Grande ya da Anacapri’den ulaşılabilen bu minik mağaranın içerisine hava durumuna göre küçük teknelerle girmek mümkün. Fotoğraflardan hem ürkütücü hem de çok büyüleyici gözüküyor.
Bizce adaya 2 tam gün yeterli; Amalfi bölgesine geldiğinizde mutlaka gezmek gerek.
Bu Italya turumuzda son duragimiz Amalfi sahilleri olacak.