Paris’12

7-11 Aralik 2012 5 günlük Paris tatilimizin son akşami. Şimdiye kadar hiç bu kadar uzun kalmamistik bir sehirde, suanda yurumekten hali kalmamis, soguktan buza dönmüş bedenimizi odaya atmiş son 4 günümüzu hizlica gozden geciriyoruz; tatil güzel şey ya:))) Atilla yillar once cok kisa ziyaret etmis ancak benim Paris’e ilk gelisim; esten dosttan internetten topladigimiz bilgilerle yapiyoruz programimizi.

DSC_0033_5385

Kaldigimiz otel Eiffel’ e çok yakin Mercury hotel. Gayet temiz, metroya yürüme mesafesi, Eiffel’e kol mesafesi:) Ama önerim Paris’ e ilk defa geleceklere Saint Germain bölgesinde kalmalari ki şehrin merkezine yürüme mesafesinde olabilsinler.

 

 

Paris’ de gezilecek yerler çok net, en klasik olan Eiffel’den başlayacak olursak önünde resim çekilmekten öteye geçmeye gerek yok, yani ust katina cikayim şehri yukardan göreyim derseniz gereksiz bir efor sarfetmis olursunuz. Bu arada kulenin 2. kademesine bir restoran inşaa ediliyor; burasi da yakinda evlenme teklifleri icin aylar önceden rezervasyon yaptirdiginiz bir yere dönebilir. Kizkulesinde de ayni anda 3 kisi evlenme teklif ederya burasi da aynen boyle komik anlara sahne olabilir:))) Bi Eiffel resmi koymazsan olmaz…

Benim Paris’ de en sevdigim bölge Montmarte bölgesi oldu. Burasi şehrin kuzeyinde eski yel değirmenlerinin oldugu kisim. Haliyle çok rüzgarli. Abesses metrosundan indiginizde ünlü kirmizi değirmen Mouline Rouge rengarenk isiklaryla sizi karsiliyor. Yanin da yine ünlü birkaç kabare tiyatrosu daha var, bu cadde bayagi işlek ve kalabalik ama çantalara dikkat!

Yukariya dogru cikinca çok hoş bir havaya bürünüyor Montmarte. Cihangir tarzi dar sokaklar, arnavut kaldirimlari, cafeler ve butique magazalar var. Daha da yukariya yani Sacre de Couvre’un oldugu bölüme cikan sokaklar Amelie filminin cekildigi sokaklar. Tertre sokagi turistik butiklerin ve cafelerin oldugu  kisa bir sokak, bitiminde Tertre meydani sokak ressamlariyla sizi karşiliyor. Yolun bitiminde, en tepede Sacre Coure kilisesi var. Bayagi gorkemli bir kilise, dünyanin en buyuk mozaigi ve en agir 2. çanı burda. Kilisenin önündeki geniş merdivenlere oturup Paris’i tepeden izleyebilirsiniz.

 

Montmarte da ne yenebilir derseniz biz ”Le Mascott” isimli bir deniz mahsülü restoranini arkadasimin tavsiyesi uzerine denedik. İstanbuldayken Paris’ den tüm kabuklulari denemeden dönmeyin diye bir uyari almistim kendisinden:) Haliyle asagidaki gibi bir kabuklu tabagi söylüyoruz, salyangozundan istiridyesine karidesinden yengecine hepsini deniyoruz. Cok sevdim mi dersem ehh ama tereyagindaki sarimsakli salyangoz bayagi lezzetliydi. Denemek güzeldi!

Sonrasinda da cafe de Moulin’ de (Amelie’ nin garsonluk yaptigi cafe) birer latte içip Montmarte’a veda ediyoruz.

DSC_0188_5540

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s