Güneydoğu-Kapadokya Solo 2009

Daha önce forumlarda paylaştığım 2009 seneli solo gezimi de motor gezileri başlığı altında buraya koymaya karar verdim. Evet Özge bu gezide yok ancak fiziksel olarak yok idi ama yol boyunca hep aklımda idi ve bana güç verdi.

2009 senesinin anlatımı ile hiç bozmadan burada paylaşıyorum, iyi seyirler 🙂

Photobucket

… Bu benim motorla gerçekleştirdiğim 3.uzun yol gezim (2.solo gezim ) olacaktı diğer gezilerimin raporlarını zaten buradan paylaştım. Önümde 9 günlük bir tatil var idi, Karadeniz ve güneydoğu hususunda kararsız kaldım, güneşli günler görme isteği ve babamın işi dolayısı ile İskenderun’da bulunmasını da hesaba katarak aşağıdaki rotaya karar verdim.  Gitmiş olduğum rotaların bazılarına seneler önce bir gezi kapsamında gitmiştim yeni yerler görmek yanında bu gezimin en büyük amaçlarından biri fotoğraf çekmek olduğunu belirtmeliyim. Fotoğraf olarak düşündüğümüzde önce kafanızda yarattığınız kare heran heryerde hatta ummadığınız bir köşede karşınıza çıkabilir.  Bu gezimde tam olarak kaç gün nerede konaklayacağım ve kesin güzergahlar konusunda bir plan yapmadım ama genel hatları ile şu şekilde kurguladım Nevşehir – Niğde – Adana – İskenderun – Antakya – Gaziantep – Birecik / Halfeti – Şanlıurfa – Mardin – Diyarbakır üzerinden Adıyaman  Nemrut – Dönüş yolu ise belirsizdi, bazı şeylerin kendiliğinden spontane gelişmesini seviyorum zaten iş hayatında gayet plan ve programlı olmak durumunda olduğumuzdan, tatillerimde ilk ve son aşamalar hariç ayrıntılı plan yapmayı sevmiyorum, kendiliğinden gelişen durumları daha heyecan verici buluyorum. Ancak yağmuru düşünmeden çıkmış olmam ve dönüş yolunda ciddi yağmur haberleri olmasından dolayı Mardin’i daha önce görmüş olmamın verdiği huzur ama üzüntü ile iptal ettim ve Urfa’dan dönmeye ve Nemrut’a gitmeye oradan da Kahramanmaraş Kayseri üzerinden dönmeye  karar verdim ama yine öyle olmadı… ayrıntılar aşağıda mevcut J  Toplam km: 2850 km

Konaklama: 3 yıldız otel ve butik oteller oda kahvaltı toplam 5 gece için 335 YTL
Benzin; ortalama hızım 130 km/h bu duruma göre toplamda 300 YTL civarı.

Fotoğraflar; Nikon D90 DSLR makine ile çekildi. Ayarlar genelde full manuel yapıldı,Gidilen bölge yüksek ışık etkisinde oldugu için ve yansımalar yüksek oldugu için makinenin yanılması olası o yüzden verdiği değerden +1 pozlamak yani bir diyafram ayarı daha kısmak tavsiye edilir.

Kitap bilgi; atlas arşivi bunun için iyi bir kaynak idi ancak çok fazla araştırma yapmaya zamanım yetmedi, bu yüzden …arkadaşımızında önerdiği Nişanyan’ın “Ankara’nın doğusundaki Türkiye” adlı kitabı aldım rehber olarak iyi bir kitap aslında daha fazla bilgi dahil edilebilirmiş ancak İngilizce ve Türkçe olmasından dolayı geniş tutulamamış, ayrıca yazarın değindiği bazı tarihsel olaylarda objektif olmanın ötesinde subjektif yaklaştığını düşünüyorum. Bir gezi kitabında bu olmalımı tartışma konusu olabilir…

Konaklama ayrıntılar; 
Uçhisar – Kilim pansiyon –  2 gece ( kahvaltı dahil ) 1 gece 55 YTL – aşağıda foto mevcut. Akşam kendi yemek menüleri var isterseniz 15 ytl karşılığı bunu alabiliyorsunuz. Doyurucu lezzetli ama dikkat edin bazen turist durumuna gore ust uste aynı menu verebiliyorlar. Personel yardımcı, sahipleri hoş sohbet.
İskenderun – Babamın konuk evi– beleş J 2 gece , personel akraba
Şanlıurfa – Cevahir Konuk evi – 1 gece ( kahvaltı dahil – super bi kahvaltı ) 1 gece 100 YTL – aşağıda fotolar mevcut.Ambians çok güzel zaten eski manastır ondan sonrada devlete bağlı bir konuk evi en son özel işletme olarak bayan işletmeci cevahir hanım devralıyor, kendisi urfa’da tanınan bir zaat. Motorunuzu isterseniz içeri arka bahçeye alıyorlar. Personel yardımcı.
Gaziantep – Ayıntap otel 3 yıldız. – 1 gece ( kahvaltı dahil ) 1 gece 65 YTL Konumu merkezi ama eski kent içerisinde değil, özel otoparkları var, temiz bir otel, kahvaltı fena değil. Personel yardımcı.
Aksaray – Merkez otel üçyıldız – 1 gece ( kahvaltı dahil ) 1 gece 55 YTL Motoru otel önüne çekiyorsunuz. Merkezi bir konumda valilik meydanına 2 dak mesafe.

Photobucket

 

1. Gün / Ankara – Aksaray – Nevşehir

Ankara’dan çıkmadan önce mecburen iş yerine uğradıktan sonra saat 15:00 civarı yola cıktım.Tuz gölü ( bknz fotograflar ) özellikle iyi fotograflar yakalamayı planladıgım lokasyonlardan idi ama hayalimdekileri pek bulamadım, aradığım kıyı köyüne yanlış sapınca zaman kaybı endişesi ile yoluma devam ettim. Ancak yinede bazı fotoğraflar elde ettim.

Photobucket

 

 

Şereflikoçhisar ‘da TÜV istasyonu görünce;Motorumun muayenesi uzun süre öncede kalmıştı, sansımı denemek istedim ve 20 dk gibi kısa surede bu isi hallettim, bunuda aradan cıkarmaktan hem de gezi oncesi cok mutlu olmuştum.

Aksaray’dan Nevşehir yönüne döndüm ve tam iftar vakti ezanla birlikte Uçhisar’a giriş yaptım daha sonra bu benim karakteristik tavrım olacaktı yani hep ezan ile yeni bir şehire girmek, Gün batımından fotoğrafları paylaşmak isterim.

 

Oradaki bir esnaftan kilim pansiyon tavsiyesi ile pansiyona yerleşiyorum, gayet sevimli bir pansiyon. Kapadokya özellikle bu donemde Fransızların cokca geldigi bir yöre, daha sonra alman akımı başlıyormuş.

Photobucket

Photobucket  Geç başlayan ve kısa süren birinci günü bu şekilde noktalıyorum… Yarın tüm gün kapadokyayı gezmek niyetindeyim…

2.Gün / Kapadokya

Photobucket

Photobucket

Kapadokya;MÖ.6.yüzyılda eski adı ile Katpaduka yani pers imparatorluğunun bir eyaleti. Kaya kiliselerinin keşfi 1907 avusturyalı mimarların fotoğrafları, ardından 1970’de Fransızların club med tatil köyü ile kitle turizmi başlıyor. Zaten genelde Fransızların yoğunlukta olduğu bir yöre. Tam anlamı ile eski dönem mağara çılgınlığı, her yerde bir oyuk bir kilise var.Geçmiş dönemde yani hristiyanlığın 3.yüzyılında bu adet husul bulmuş ve keşişlerin ( münzeviler ) dünyanın heryerinde bir kiliseye bağlı rahiplik altında olmadan dağınık halde inzivaya çekildiği ve dinini yerine getirdiği dönemlerden kalan mağaralar bunlar. Bu harekete çeki düzen veren Kayserili Aziz Vasil olmuş ve inziva evlerini bir araya getirerek manastırların kurulmasını sağlamış yani monastiri açıklaması münzevihane – Yalnızlarevi! Tüm günümü kapadokyaya ayırdım , sabah erken kalkarak aşağıda haritada yer alan güzergahları gezerek güzel fotoğraflar elde ettim. Uçhisar – Göreme – Ürgüp – Avanos – Çavuşin – Zelve – Ortahisar – ibrahimpaşa – Mustafa paşa görülmesi gereken yerlerden, Soğanlı’ya da gitmeye hevesli idim ancak zaman yetmedi. Mustafapaşa eski adı ile Sinasos bir rum köyü imiş. Binalardanda farklı bri hava seziliyor zaten, aşağıda bazı fotoğrafları paylaşmak istedim, ayrıca meşhur asmalı konak’ta burada.

17.yüzyılda Hacıbektaş’ın da bu köye gelerek köylülerle dertleştiği bilinir.

 

Uçhisar;

Photobucket

Photobucket

 

Photobucket

Photobucket

Ortahisar; ( Uçhisar’a cok benziyor ama daha küçüğü ve daha az gelişmişi denebilir… )

 

Photobucket

 

Mustafapaşa;

Meşhur asmalı konağın olduğu kasaba…

Photobucket

 

Photobucket

3.gün / Güzelyurt – Ihlara Vadisi – İskenderun

Bugün yolculuk zamanı hedefim İskenderun, tabi yoldayken de Güzelyurt ve Ihlara’yı gezme planımda var. Erkenden yola cıkıyorum önce Ihlara vadisi.

Çorak topraklardan sanki bir anda gizli cennete iniyorsunuz, ekspresyonis bir dünya sanki, yeşilin ve suyun patlayan renkleri taze kokular… Yine mağaralar var vadi boyunca buraya yakın olan Belisırma ve Yaprakhisar köylerinide tavsiye ederim eski Göreme köyleri gibi.

 

Uçhisardan Derinkuyu yolundan Güzelyurt’a giderken iki kartal ya da atmaca beni izlemekteler e bende tabi onları yakalamakta gecikmiyorum.

Aynı zamanda uzaklarda Erciyes dağı bana veda ederken birazdan Hasan dağı merhaba diyecek..

Photobucket

işte bu da Hasan dağının selamı…

Photobucket

Güzelyurt

Eski adı Gelveri, Rum  Ortodoks ilahiyatı kurucusu son domelerini burada geçirmiş şuan cami olan kilise cami küçük ayasofya’nın İstanbul ayasofyadan 70 yıl once yapıldıgı rivayet ediliyor. Mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri olduğunu düşünüyorum.

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Kızılkilise; Güzelyurt ile çiftlik arasında bir başına duruyor, Ermenilerin yapmış olduğu bir kilise ancak ermenilerin yerleşimi ile ilgili bir başka kanıt yada kayıt yok, tam olarak burada ne işi olduğu ile ilgili bir bilgiye ulaşılamamış… zaten klasik ermeni kilisesi yapısında..

 

Photobucket

PhotobucketPhotobucket

 

Güzelyurt’tan çiftlik oradan ise haritada gördüğüm yol ile mendez ile hasan dağı arasından altunhisar’a gitmek niyetinde idim, çiftliğe geldiğimde yolun yeni yapıldıgını yarının asfalt oldugunu soylediler ama 60 km daha yolu uzatma niyetim yok idi, trafige kapalıdır tabelasına aldırıs etmeden yola girdim, kamyonlar çalışmakta idi mıcırlı yollardan pek hoşlanmam ama sorunsuz atlattım ve anayola ulaştım, bir hışımla Adana ve civarında ( Tarsus, Anavarza, Karatepe, Payas tavsiye edilen mekanlar ) zaman harcamayarak hedefim olan İskenderun’a 19:00 civarında babamla buluştum. İki gun yanında kalma planım var. Burada bir alışveriş merkezi yapıyorlar zaman zaman iş nedeni ile geliyor kendisi, benimde denk gelmem isabet oldu tabi 🙂

Ihlara vadisi;

 

Photobucket

Yukarıda tarif ettiğim Çiftlik Altunhisar kestirme yolunun uydudan görünümü aşağıda mevcut.

Photobucket

 

4.gün  Bugün hedefim  Antakya – Samandağ – Çevlik civarı,

Antakya tarihini ayrıntılı anlatmama gerek yok sanırım ama kısaca bi değinmeden olmaz, ” Kültürlerin buluşma noktası ” bu kentte nüfusun yarıdan biraz azı arapça konuşan alevi yani Nuseyri ( aşağıdada bahsedeceğim ) diğerleri ise yine arapça konuşan ortodoks katolik ve Musevi…kent 1918  – 38 arasında fransız yönetiminde kalmış sonrasında referandum ile Türkiyeye katılma durumunu hepimiz biliyoruz… ( Hatay ) Bugün Hatay’da 7000 dolayında mensubu bulunan ortodoks cemati dünyanın ilk hristiyan cemaatinin kalıntısı olmakla gurur duyuyor.

İlk kilise St.Pierre fotoğrafını paylaşmadan olmaz ( Antakya müzesi ve bu kilise giriş ücreti 8 er lira tavsiyem en baştan Müze kart almak – 20 YTL çok daha mantıklı – 1 sene geçerli )

Bu kilisede halen ayinler yapılmakta imiş.

Photobucket

Asi nehrinin sol kıyısına sıkışan eski kent az da olsa eski kimliğini koruyor ama biraz çarpıklaşmış hali ile tabi aşağıda bazı fotoğrafları paylaşacak olursam;

Photobucket

sıkışan binalar, sokaklar ve evler yani tarih…

Photobucket

Photobucket

Klasik bir çarşıdan esnaf fotoğrafı koymazsam olmazdı… ileride klasik sokaktan cocuk fotograflarida goreceksiniz.:)

Photobucket

Antakya Müzesi;

Mozaik koleksiyonunun dünyada eşsiz oldugu soyleniyor ancak antep’te Zeugma eserleri ile yeni açılan müzeyi benim daha cok begendigim  belirtmek isterim ileride antep müzesi ve zeugmanın ayrıntılı fotoğraflarını bulacaksınız.

Photobucket

Photobucket

Enteresan bir tespitte bulundum ve işte tarihin ilk Euro parası M.S 491 :)))

Photobucket

Samandağ;

Nüfusun neredeyse tamamı Nuseyri. yaklaşık 9km lik şahane bir plajı var insanın tuhaflaşmaması elde değil ve sahil bu şekilde ıssız…

 

Photobucket

 

Hz.Hızır makamı sahilde enteresan bir yapı bazı kaynaklara göre meteroit, Kuran ın Kehf süresine göre Hz.Hızr, peygamberlerdende önce var olan ve halen yaşayan enteresan varlık Nuseyrilere göre kutsal bir mekan ve etrafını 3 defa tahaf etmeden yola çıkmıyorlar, bende geleneği yerine getirdim tabi. Hz.Musa ile burada buluştuğu ve yaradılış ile gizemleri anlattığı rivayet ediliyor. Civarda birçok beyaz kuppeli daha cok dağ tepelerinde nehir kenarlarında ibadethaneler göreceksiniz, alevi oldukları söyleniyor ama Anadolu Alevilerinden farklı inanışları var. Başar El-esed ın da Nuseyri oldugu biliniyor

Photobucket

Samandağın hemen ilerisi daha çok yazlık evlerin olduğu bölge Çevlik tabi sezon artık bittiği için boş sakin…

Titus tüneli ( çevlik ) maksat dağdan yağmur suyunu limanı kapamasın diye taşıdığı taşlar ile farklı yöne yönlendirmek imiş, roma devri teknoloji harikası 69 lu yıllarda yapılmış, inanılmaz bir havası var, ben gittiğimde kimse yoktu ışık gözüken en son noktaya kadar gitmeyi denedim ancak fenerimi yanıma almamıştım ve su sesileri gelen karanlık orta kısmı geçemedim. Sadece fotoğraflar ile yetinmek zorundaydım. ( su şişesi özellikle reklam amaçlı konmadı sadece unutuldu 🙂 şişeyi göremezseniz sorun ben yerini söyliyeyim. )

Photobucket

Photobucket

Simeon Manastırı;

Antakya’dan Samandağa giderken Yeşilyurt yakınından tabela ile girişi var, dar bozuk yollardan geçerek bölgeye hakim bir tepeye kurulu manastıra ulaşıyorsunuz manzara süper ancak manastırdan pek bir şey kalmamış ancak Aziz Simeon’un bir ömrünü geçirdiği sütun halen orada, Simeon 6.yüzyılda dünya nimetlerinden el etek çekip ölene kadar bir sütunun üstünde yaşamış, bin yıl boyunca ziyaretçiler eksik olmamış saman dağına adını verende o ( Cebel Sem’an ) yol üzerinde karşı tepede Hz.Beyazid el Bestaminin türbesini göreceksiniz.

Photobucket

5.gün – Zeugma – Birecik – Halfeti – Rumkale – Urfa …

Hedefim Urfa’da konaklamak, yol üzerinde Birecik Halfeti ve Zeugma’yı gezmeyi planlıyorum.

 

Zeugma’nın hikayesini herkes biliyor artık, aşağıda ulaşım ile ilgili kısa bir ipucu ( çünkü konumu pek belirgin degil, yönlendirme kötü  ) harita ekliyorum. Ayrıca kazı alanı fotoğrafları ve kazıda çalışan üniversiteli inşaatçılar, kazı ekibi 15 Eylül’de sahadan ayrılıyor. Aşağıda yeni çıkarılan bir mozaikte mevcut.  Çıkan eserler Gaziantep müzesinde sergileniyor, orayıda ziyaret ettim ve bazı fotoğrafları sizinle paylaştım. ( sadece 1 saat içerisinde bekçinin polisi aramasına rağmen çalınan mozaik fotoğrafıda dahil )  Öncelikle otoyoldan Zeugmaya dönüş için uygu görüntüsü eklemeden geçemiyeceğim.

Photobucket

Yeni bulunan bir mozaik, durumu pek iyi değil, kışı burada geçirecek.

Photobucket

Kazı ekibinde çalışan inşaat işçileri hepsi üniversitede okuyan gençler, okul paralarını çıkarıyorlar…   bir kolalarını içmeden olmaz.

Photobucket

Photobucket

Birecik merkezinden Fırat nehrini takip ederek Halfeti yoluna çıkabilirsiniz ( farklı alternatiflerde var tabi ) yol kenarında ayrıca kelaynak tesislerini göreceksiniz sanırım 60 adet kaldılar sadece, vaktim olmadığı için duramadım. ( bknz harita )

Photobucket

Halfeti – Rumkale ; gerçekten ilgi çekici ilçeler, daha öncede cennetten bir köşe olan bu köyler Birecik barajı etkisi ile belirli kısımları su altında kalınca daha da ilgi çekici olmuş. Çoğunun fıstık tarlaları var ama konuştuğuma göre devlet ödeme yaptıktan sonra çoğu parasını iyi değerlendirememiş, eskiden Fırat yatağındaki meyve bahçelerinden çıkan ürünleri satarak para kazanırken şuan çok şeyleri kalmamış. Teknecilik ile geçinenler var, imkanı olmayanlar kendi evlerinde saçtan tekne yaparak geçinmeye çalışıyorlar, bu tekneler turist gezdirmede aktif olarak çalışıyor görür görmez hangileri olduğunu anlayacaksınız.

Bu bölge eski rum ve ermeni yerleşimi, Rumkale aslında yarım ada ve düşmanın ulaşmaması için insan eli ile o yarığı yaratmışlar. ( bknz fotoğraf )

Tekneci Mustafa ( Fırat 1 ve 2 ) beni buluyor ve beni 40 YTL ye gezdirebileceğini söyledi, pek turist yokmuş normalde gruplara 80 e çıkıyorlarmış e artık isnada olmayınca anlaşıp yola çıktık.

Photobucket

Halfeti 

Photobucket

Photobucket

PhotobucketPhotobucket

Photobucket

 

Photobucket

 

Ve yine her zamanki gibi Urfa’ya akşam ezanı ile giriş yapıyorum ve her yer bomboş ve dükkanlar kapalı desem yeridir. Ama akşam her şey biranda değişiyor dükkanlar yeniden açılıyor ortalık insan kaynıyor.  Son 3 gündür İstanbul’dan üzücü sel haberleri geliyor ve bu yağmurun haftasonu iç Anadolu anada Antep’e de geleceğini öğreniyorum.  Cevahir konuk evine yerleşiyorum. Yukarıda konaklama kısmında ayrıntılardan bahsettim, aşağıda bazı fotoğraflarını görebilirsiniz. Akşam Urfa içerisinde turlamak, kebap yemek dışında bir şey yapmıyorum tabi.  Planımda Mardin Hasankeyf’te vardı ancak bu etap gelecek olan yağmurla birlikte pazartesi iş başında olmamı riske sokabilir, daha önce Mardin’i gezdiğim için planımı değiştiriyorum.  Yarın sabah erken saatte şehir içini balıklı göl ve çevresini gezip Adıyaman oradan Kahta ve Nemrut dağına çıkacağım. Ardından da akşamı Maraş’ta geçirmeyi planlıyorum.

 

ŞanlıUrfa;

Photobucket

 

6.gün / Urfa – Adıyaman – Kahta – Nemrut – Gaziantep

Güzel bir kahvaltıdan sonra yola çıkıyorum. Adıyaman’a giderken Atatürk barajına uğramamak olmaz kısa bir mola fotoğraf ve yola devam.

Photobucket

Photobucket

 

Adıyaman Kahta arasında 3 noktada yol çalışmaları sizi toza dumana katıyor. Kahta Nemrut arası ise bence sıkıcı bir yol idi dağa çıkan yolda yine yol çalışmaları var.Nemrut dağının işletmesini ihale ile özel bir firma almış girişte ücret ödüyorsunuz 6 YTL.

5 km sonrasında yukarıda park ediyorsunuz isterseniz burada çay molasıda verebilirsiniz ardından 15 dak yürüyüş parkuru doğu yamacından batı yamacına dönüyorsunuz iki taraftada heykeller var en büyükleri batı yamacında ( doğu pers ve batı helenistik çağı kucaklamak ikisindende birşey almak ), manzara harika. Arkeoloji öğrencileri çalışma yapıyorlardı. Kommagene kralının mezarı, tümülüs içerisindeki mezar son teknolojilere rağmen halen bulunamadı 1000 m3 hacminde taş olduğu hesaplanmış. Yatık olan kafalar geçmişte Amerikalılar tarafından ayağa kaldırılmış ama dağılmaya yüz tutmuş durumdalar bence acilen bir önlem alınması gerekiyor. Bu bölge Unesco dünya mirası listesinde ama işte… Bu arada tümülüs içerisinde sonarlar ile bir boşluk henüz tespit edilememiş ( yani mezar odası gibi ) ama ana bir kaya parçası oldugu tahmin ediliyor buda heykellerin yapıldıgı oyuldugu kaya parcası olabilir deniyor. Bakalım zaman neyi gösterecek.

Photobucket

Photobucket

Photobucket

İki saat Nemrut dağının inanılmaz sessizliğinde 2 saat kaldıktan sonra dönüşe başlıyorum hedefim Maraş ancak yoldaki çalışmalar  beni çıldırtınca Antep’e eski yoldan dönüş yapıyorum. Virajlı ve yorucu bir yol ardından akşam Antep’e vardım. Yine kebap yemeden olmaz hele buraya gelmişken. ( ama fotoğraf çekmiyorum, özellikle gezi raporlarında bol bol yemek fotoğrafı çekilerek buraya konmasına anlam veremiyorum tabi tarz meselesi, sanırım mideme pek düşkün değilim 🙂 )

 

7.gün Gaziantep – Adana – Aksaray varış

Kahvaltı ardından Antep müzesine Zeugma’dan çıkanları görmek için gidiyorum. İnanılmaz daha dün gibi yapılmış Rönesans tablolarını anımsatan mozaikler bunlar. Bir tanesinin önemli bir parçası 1 saat içinde parçalanarak çalınmış halen ortada yok. Bazılarının ise çalınan parçaları bulunduğu yerlerden geri alınmış.

Ünlü çingenemiz, ben bu mozaiği daha büyük bekliyordum ama sandığımdan çok daha küçük imiş, ayrıca sadece bu cam vitrin içerisinde korumada, enteresan bir ışık vermişler ne kadar ayar yaptıysam orijinal rengini fotografta yakalamakta zorlandım sanırım bilerek yapılmış.

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Photobucket

Otobandan Adana, kısa bir şehir içi turundan sonra akşam Aksaraya varıyorum aslında Ankara’ya 200km kaldı ama yinede burada kalmayı tercih ettim. Şirin bir kasaba havasında burası, kervansaraylar ( şuan cami ) ve valilik binası meydanı güzel ama sadece o kadar.

 

8. Gün — ve son Ankara…

Ankaraya dönme zamanı sabah fırtına ve yağmur ile uyandım neyseki Antep’ten iyi kötü bir yağmurluk almıştım. Hazırlığımı yapıp yola çıktım biraz ıslandım ama gezinin bitmiş olmasının verdiği hüzünle, güzel anılar ve fotoğraflarla mutlu olarak öğlen Ankaradaydım… ve biraz dinlenmeden sonra hemen rapor hazrılıgıma  başladım.

 

 

Sonuç;  2850 km yol nasıl geçti anlamadım, her seferinde çıtayı yükselttiğimi düşünüyorum ve motoruma uzun yolda alışıyorum sanırım ( en son gezim ege sahilleri 2000km idi ) ancak motor konusu açılmışken F650GS den bahsetmek isterim, her koşulda yol dengesi, zemin tutuşu gayet iyi ancak tam yüklü iken rüzgar direnci çok az hele birde rüzgar olunca yorucu bir yolculuk olabiliyor 140 km den sonra daha da yorucu ( tek silindirin getirdikleri )  her seferinde daha güçlü bir motor ve rüzgara karşı daha korunaklı bir kasa arzuladım. Diğer taraftanda zor bir durumda daha ağır bir motoru nasıl zaptederim diye düşünmedimde değil. Ama elde ki ile yetinmek zorunda idim J   Genel olarak insanlarımızda özellikle Doğuya gitmeyen insanlarda halen bir endişe ve ön yargı olmasına üzülüyorum ve özellikle yaptığım bu yolculuktan çok mutluyum, çektiğim fotoğrafları solo yaptığım gezinin ayrıntılarını herkesle paylaşmak istiyorum. Özellikle “ tek mi gidiceksin hem de motorla “ diyenlere bu fotoğraflarımın cevap olmasını arzuluyorum Bu gezimden önce 8 sene önce üniversitelerin oluşturduğu bir ekip ile kültürel etkinlikler için gitmiştik, (mesela Diyarbakır o zamanlar ohal bölgesi idi), o günden bugüne bazı şeyler değişmiş diyebilirim daha fazla gelişmişlik, farkındalık oluşmuş insanlarda, tabi önemli olan bu farkındalığın öz niteliklerini kaybetmelerine sebep olmaması, bu halen korunuyor ve umarım hiç bozulmaz.  Tek ya da grup halinde doğuya daha çok geziler yapılmalı, ayrıca ben tam sınırda geri döndüm urfa ile birlikte daha farklı insanlar ve kültürler harmanlanmaya başlıyordu aslında daha ötesine gitmeli kuzeye çıkmalı ve gördüklerimizi; o sıcaklığı, medeniyetlerin beşiği olan bu toprakları paylaşmalı, insanları teşvik etmeliyiz.  Görmediğim lokasyonlar için ileride daha uzun soluklu bir gezi yapmayı arzuluyorum ama önce Karadeniz var planda ve İtalya… J umarım olur….

Benim bir sözümü paylaşmak istiyorum son söz olarak;

 

” Uzaklar hep uzaklar çeker insanı neden? bilinmeyeni merak etmek mi yoksa icindeki bilinmeyene yapılacak keşif yolculugunun verdiği haz mı? ne oldugu bilinmez ama keyifli olan yolun sonunda kesin cevapların olmadıgını bilmektir bana göre…”

sevgiyle kalın…

 

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s